Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
ÖNE ÇIKANLAR

Uzun Aradan Sonra Gelen Yepyeni BNJMN Albümü: Hypnagogia

İngiliz sanatçı BNJMN ile müziğe başlangıç sürecinden son albümü 'Hypnagogia'ya uzanan çeşitli konularda röportaj gerçekleştirdik

  • OZAN TEZVARAN
  • 17 Aralık 2018

2011 yılında çıkardığı "Plastic World" adlı ilk albümünden bu yana birbirinden farklı türlerdeki elektronik müzik yapımlarıyla dikkat çeken, yine 2011'deki "Second Kiss" EP'sinde Andy Stott remiksi ile birlikte sunulan "Nightvision" parçası hafızalardaki yerini koruyan BNJMN (Ben Thomas), neredeyse sekiz yıl aradan sonra Delsin Records etiketiyle on parçadan oluşan "Hypnagogia" adlı albümüyle tekrar müzikseverlerin karşısına çıktı. Berlin'deki stüdyosundan elektronik müzik sahnesine çarpıcı yapımlar armağan eden İngiliz sanatçıyla müziğe başladığı dönemlerden müzik üretim sürecindeki alışkanlıklarına, DJ'lik performanslarından son albümüyle ilgili detaylara kadar çeşitli konularda bir sohbet gerçekleştirdik.

BNJMN bir dışavurum biçimi olarak titreşimleri şekillendirmeye nasıl başladı?
Öyle ya da böyle, bunu her zaman yapıyordum gibi hissediyorum. Küçüklüğümden beri beni heyecanlandıran şey müzik oldu. Müziğin benim için zamanı dondurduğu anlar yaşadım ve geleceğimde müzikten başka bir şey göremiyordum. Bu durum ben 5-6 yaşlarındayken gitar çalmamla başladı. Gençliğimde gitarın sesinin kendisinden çok bu sesi şekillendirerek şarkılar yapmakla daha çok ilgilendim. Farklı FX pedallar alıp gitardan alabileceğim en şiddetli sesi almaya bayılırdım. Bu ifade şeklini 16 yaşımda Cubase VST 5.1’in crack versiyonunu edindiğimde de sürdürmeye devam ettim.

Müzik prodüksiyonlarınızdaki ambient ve tekno elementlerinin dengesini nasıl sağlıyorsunuz?
İkisini de dinlemeyi ve üretmeyi eşit derecede seviyorum. Sevdiğim birçok müzik bu iki elementi doğru bir şekilde dengeleyebilenler, ki bu doğru yapması en zor şeylerden biri. Piyasadaki pek çok müziği dinlerken sıkılıyorum, bence çok sertler. Yine de herkes kendi istediği şekilde üretiyor, bunu değersizleştirmeye çalışmıyorum. Dans müziğiyle tanışmadan önce, çok uzun bir süre ambient müzik dinledim.

Müzik prodüksiyonlarınızın yanı sıra Çin’den ABD’ye, İsrail’den Almanya’ya, tüm dünyada DJ performansları gerçekleştiriyorsunuz. Setlist seçimlerindeki kriterinizi merak ediyoruz.
DJ’lik yaparken kendimi akışa bırakıyorum, bu işten bu kadar keyif almamın sebebi de bu. DJ’lik yaparken stüdyodaki kadar yaratıcı olabildiğimi hissediyorum. Şovlara hazırlanırkenki süreçte seçtiğim şarkılarınsa beni tam anlamıyla kendine çekmesi ve bir açıdan kendine özgü olması gerekiyor. Oldukça işlevsel bir şarkı olsa bile bu böyle. Kendine özgü yönleri olan müzikleri arayıp bulmak mikslemeyi heyecanlı hale getiriyor ve kalabalığı şaşırtıyor.

Hypnagogia, yeni solo albümünüz, geçen ay yaklaşık sekiz yıllık bir aradan sonra çıktı. Hypnagogia için temel motivasyonlarınız nelerdi? Albümün arkasında nasıl bir hikaye yatıyor?
Dürüst olmak gerekirse, şarkılarımı yaparken oldukça içgüdüsel hareket ediyorum. Müzik yapma sürecime önceden belirlediğim konseptlerle başlamıyorum. Aynısı bu albüm için de geçerli, şarkıları oluştururken albümün bir parçası olacaklarını düşünerek yapmadım. Belki bilinçaltımda bunu biliyordum ama o an için böyle bir düşüncem yoktu. Şarkıları Delsin’in yardımıyla birbiriyle uyumlu bir şekle getirmeye başladık.

Albümü dinlerken arafta kalmış, hatta sıkışmış gibi hissettik. Siz Hypnagogia’nın atmosferini nasıl tanımlıyorsunuz? Yeni albümünüzü günün bir saat dilimiyle eşleştirecek olsanız bu hangisi olurdu?
Bu duyguyla kendimi ilişkilendirebiliyorum, bazen ben de kendimi arafta sıkışmış hissediyorum. Sanki bir şeylerin olmasını bekliyor gibi yani, hem hayatımda hem de yaratıcı anlamda. Ayrıca albümün ruhsal durumlar arasında kalışı da yansıttığını düşünüyorum, isminden yola çıkarak, uyku ve uyanıklık arasında olmak gibi mesela. Bence yeni albüm alacakaranlık ve şafak arasındaki zaman dilimine uygun, gün ve gece arasında.

Hypnagogia için bir remiks albümü olacak mı?
Öyle bir ihtimal olabilir fakat henüz üzerinde konuşulmadı.

Uyanık olmayı nasıl tanımlarsınız?
Bu ilginç bir soru, “uyanık olmak” olarak deneyimlediğimiz şeyin daha büyük bir gerçekliğin rüyası olmadığını kim bilebilir? Bence, Elon Musk büyük ihtimalle bir simülasyonda yaşadığımızı söylediğinde çok haksız değildi. Gerçekliğin kendisinin bu olduğunu düşünüyorum; bir fikir, bir düşünce, ya da bizden çok daha büyük olan bir şeyin hayali.

Analog ekipmanları mı tercih edersiniz yoksa dijital pluginleri mi?
Sonuca ulaşırken hangisini kullandığınızın fark ettiğini düşünmüyorum, ancak son yıllarda analog sistemler kullanmaktan git gide daha çok keyif almaya başladım. Bunu şu anki sürecin ayrılmaz bir parçası olarak görüyorum. Fakat yazılıma geri dönmek zorunda kalsam, makinelerimin çoğunu özleyecek olsam bile daha pek çok yeni müzik üretebileceğimi düşünüyorum.

Sabah insanı mısınız yoksa gece kuşu mu?
Kesinlikle sabah insanı değilim, bir şeyler için erken kalkmam gerektiğinde çok zorlanıyorum. Herkesin kendisi için en iyi şekilde çalışan bir uyku düzeni olduğunu düşünüyorum, ben kesinlikle günün geç saatlerinde daha yaratıcı hissediyorum. Gece beni heyecanlandırıyor ve gün ışığında olması imkansız olan pek çok şeyin olabileceği hissini veriyor; insanlar kendini çok daha kolay kaybedip daha çok kendileri olabiliyor.

Kayıtları yaparken dinlediğiniz bir “stüdyo” çalma listeniz var mı?
Kayıt zamanlarında başka müzikleri dinlemiyorum, çünkü tamamıyla kendime odaklanmam gerekiyor. Ancak beni etkileyen çok sayıda insan var, çoğunlukla yazarlar ve yönetmenler. Piyasada birçok harika müzik yapımcısı da var, ama benim en çok saygı duyduğum isim Acronym. Bence ambient ve tekno arasındaki mükemmel dengeyi kurabiliyor ve yaptığı işi ustalıkla yerine getiriyor. Diğer yapımcılardan da elbette ilham alıyorum ama yaratıcılık bağlamında her zaman kendi yolumdan gitmem gerekiyor, başkalarını kopyalamayı anlamlı bulmuyorum.

Sanatçının 19 Kasım'da dinleyicilerle buluşan yeni albümünü aşağıdaki bağlantıdan dinleyebilirsiniz.

Sonraki Sayfa
Yükleniyor...
Yükleniyor...