Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
ÖNE ÇIKANLAR

Etkinlik tasarımı, yeni normal ve TWOFIFTYK

TWOFIFTYK’in kreatif prodüksiyon ekibinden Dennis de Klein sorularımızı yanıtladı

  • MIXMAG TURKEY
  • 10 Ağustos 2020

E-posta listemize katılarak en güncel içeriklerden ve ayrıcalıklardan haberdar olun.

Teknolojinin her geçen gün gelişmesiyle beraber organizatörlerin, sanatçıların ve müzikseverlerin etkinlik deneyimindeki ihtiyaçları daha fazla çeşitlilik gösteriyor. İhtiyaçlar ve yarışta geri kalmamak için, hatta “ilk”lere imza atmak için hayata geçirilmesi gerekenlerdeki yelpaze genişledikçe özellikle büyük kapasiteli etkinliklerde bu işi profesyonellerin eline bırakmak kaçınılmaz oluyor. Şov ve sahne tasarımını profesyonel şekilde icra eden şirketlerden biri de Hollanda merkezli TWOFIFTYK. Şirket, koronavirüsün dijitalleştirmeyi hızlandırdığı endüstrideki değişimlere de hızlıca ayak uydurarak, Awakenings ve Electric Love gibi festivallerin sanal etkinliklerinin tasarımlarını üstlendi ve bir süredir ekranlardan izlemek zorunda kaldığımız etkinlik deneyimlerine yenilikçi yaklaşımlarını etkili şekilde aktarmayı bildi.

TWOFIFYK’in kreatif prodüksiyon ekibinden Dennis de Klein ile şirketin kuruluş aşamaları, şov dizaynının dinamikleri, pandeminin zorunlu kıldığı dönüşümler ve dijital deneyimin sektör bileşenlerine sunduğu yeni fırsatlar üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

TWOFIFTYK nedir? Multidisipliner bir kreatif stüdyo olarak TWOFIFTYK ile elektronik müziğin kesişimi tam olarak nerede başladı?

TWOFIFTYK, 10 yıl kadar önce Carlo Ruijgers, Kevin Walenciak ve Sander Reneman tarafından kuruldu. Geçmişlerinde çeşitli etkinliklerde video operatörlüğü ve etkinlikler için görsel içerik üretimi gibi çalışmaları bulunan bu üçlü, bu anlamda zincirin hep son halkası oldukları ve sahne, şov, ışık gibi diğer disiplinler arası bağlantılarda eksiklikler hissettikleri için, festival ve etkinlik deneyiminde baştan sona tüm kreatif ihtiyaçları karşılayacak yeni bir şirket kurma kararı aldı. TWOFIFTYK’in başlangıç hikayesi bu şekilde.

Dışarıdan bakıldığında şov dizayn etmek birçok insan için kapalı bir kutu gibi görünebiliyor. TWOFIFTYK’de bir işin başlangıcından son haline gelme aşamasına kadar ne tarz süreçler yaşanıyor? Nasıl bir iş akışınız var?

Kapalı kutu terimi gerçekten doğru mu tam emin değilim. Çünkü bu iş üzerinde çalışma gösteren bir şirketin var olduğu insanların bilmediği bir şey. Şirket olarak endüstri içinde tanınıyor olabiliriz ancak festival kitlesi bizi tanımıyor. İş akışımızın en başında müşterilerimizle aramızda kreatif partnerliğe odaklanıyoruz, daha sonra akıştaki her fazın birbiriyle bağlantılı olması amacıyla bir yol haritası oluşturuyoruz. İster sahne dizaynı yapıyor olalım, ister etkinlik dizaynı ya da marka deneyimleri… Her ne üzerinde çalışırsak çalışalım her zaman başlangıçta hazırladığımız bu yol haritalarının izinden giderek etkinliğin merkezindeki markayla uyum gösterecek bir deneyim ortaya çıkarmayı hedefliyoruz.

Görsel deneyim, müzik eşliğinde kitle ile somut ve aynı zamanda duygusal bir bağlantı kurulmasını sağlıyor. Bu bağlantıyı kitle ile kurabilmek için ne tarz bir yol izliyorsunuz?

Müzik, tınısıyla ve sözleriyle hikaye anlatır; ayrıca TV ve YouTube gibi platformlardaki video kliplerle de görsel anlamda destekleniyor. Ancak sahada durum farklı. Bir DJ, nasıl performans sırasında insanları analiz ederek ne dinlemek istediklerini sezebiliyorsa, canlı şov ekibi olarak biz de aynısını yapıyoruz. Ekibimiz, müziği ve kalabalıkları dinleyerek gösterideki öğeleri güçlendirecek ve şovun dinamizmini maksimize edecek hamleler yapıyor.

Farklı sanatçılarla ve organizatörlerle çalışıyorsunuz. Sanatçıların veya markaların kimliklerinin ve çaldıkları müziğin görsel prodüksiyona yansıtılması deneyimi doğrudan etkiliyor. Sizce görsel deneyim müzikte ya da markalar özelinde bu farklılığın yansıtılmasına ne kadar yardımcı oluyor?

Çevrim içi platformlar, radyo ve televizyon için müzik üreten bir müzisyen, canlı şov sırasında kalabalıktan direkt geri bildirim alamıyor. Ancak bu, görsel bir deneyimle birleştiği zaman dünyanın neresinde performans sergilerse sergilesin sanatçıların hikaye anlatımının gücünü ve tutarlılığını çok daha ileri bir seviyeye taşıyor.

Canlı müzik deneyimini dijital dünyaya taşımak koronavirüs ile birlikte hız kazandı. Bu konuya olan ilginin özellikle Travis Scott’ın Fortnite oyunundaki performansının başarısından sonra artış gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu geçişi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında bizim bu geçiş üzerindeki çalışmalarımız koronavirüs dünyayı etkisi altına almadan iki yıl önce başlamıştı. Awakenings ile yürüttüğümüz birçok projede, şovun icra edildiği mekanda ekstra bir prodüksiyon yaratmadan fiziksel alana sanal elementler yerleştirmeyi, böylece yenilikçi ve inovatif deneyimler ortaya çıkarmayı amaçlayan adımlar attık. DJ’lerin arkasında sanal ortamlar yaratarak mekanın derinliğini artırıyor, bu sayede prodüksiyonun etkisini genişlettiğimiz gibi şova ayrı bir dinamizm katıyoruz. Bu başlangıç noktası, Awakenings, Electric Love Festival ve i_o ile birlikte sanal yayın deneyimini hayata geçirmemizde itici bir güç unsuru oldu. Bu ilginç geçiş hem şu an evlerinde ve ülkelerinde karantinada olan müzikseverler için, hem de gelecekte tüm biletleri tükenen büyük etkinlikleri takip etmek isteyen, yahut seyahat zorluğu veya maddi nedenlerden dolayı büyük festivalleri takip edemeyen insanlar için yeni fırsatları beraberinde getirecek. Böylece bir etkinlik, öncesi ve sonrası dahil tüm yönleriyle insanlara daha fazla deneyim sunuyor olacak.

Koronavirüsün yarattığı değişim ekibinizde daha fazla iş yükünü ve baskıyı beraberinde getirdi mi? Tahmin ediyoruz ki birçok partneriniz de içinde bulunduğumuz dönemin bir an evvel geçip gitmesini arzu ediyordur. Buradaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

İnovasyonun her zaman ilgi çekici bir tarafı olsa da, bu herkesin söz konusu yeni fırsatlarla ilgili işlere giriştiği anlamına gelmiyor. Daha önce yapılmayan bir şey olduğu için bir anlamda risk de almış oluyorsunuz. Ayrıca, etkinlik organizatörleri iptal olan ve ertelenen etkinliklerinden dolayı para kaybettiği için, işlerine yarayıp yaramadığı belli olmayan ve yararlılığı henüz kanıtlanmamış yeni bir şeye yatırım yapmaları kolay değil.

Böylesine bir deneyim yaratmanın maliyeti özellikle şu an birçok ana gelirinden mahrum olan sanatçılar veya markalar için büyük olabilir. Ama aynı zamanda dijital ortam farklı sponsorluklara ve gelir fırsatlarına da kapı açabilir. Sponsorlar açısından fizikselden farklı olarak ne tarz fırsatlar görüyorsunuz?

Yeni dönemin getirdiği bu yeni fırsatlar, bildiğimiz marka tanıtımı aksiyonlarının haricinde sponsorların kendilerini daha kreatif şekillerde görünür kılacağı alternatif platformlar yaratıyor. Sanal entegrasyon ve sanal deneyimdeki olasılıklar şovlar için sınırsız olduğu kadar sponsorlar için de sınırsız.

Dijital deneyim, sanatçılar açısından da hayranlarıyla direkt iletişime geçebilecekleri farklı bir iletişim kanalı sunuyor. Markalarla beraber sanatçıların perspektifinden bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir Zoom görüşmesi ve Twitch yayını olması hiç fark etmiyor, internet üzerinden birbiriyle iletişim kuran her endüstride olduğu gibi burada da birtakım zorluklar mevcut. Fiziksel ifadeleri, insanların dolaysız ve gerçek cevaplarını kaçırıyorsunuz ve bu durum, iletişimi güçlü tutmayı daha az mümkün hale getiriyor. Koronavirüsün etkilediği bir sanatçı olarak önceki dönemde sahip olduğunuz seviyeyi sürdürebilmeniz için, güçlü iletişim yolunda yeni bir düşünme yöntemine ve yeni platformlara ihtiyacınız var. Yeni dönem ayrıca öyle bir durumu beraberinde getiriyor ki, zaman geçtikçe ve oyunun kuralları değiştikçe rakiplerinizle mücadele etmek ve hayran kitlenin bağlılığını önceki gibi devam ettirmek gittikçe zorlaşıyor. Diğer taraftan, içinde olduğumuz dijital dönemde halihazırda sadık hayran kitlesine sahip olan sanatçılar bunun faydasını çok daha fazla görebilir.

“Teknolojinin demoktarikleştirilmesi” (democratization of the technologie) son zamanlarda Silikon Vadisi’nden yükselen şirketler ile beraber çokça duyduğumuz terimlerden biri haline gelmeye başladı. Teknolojinin herkes tarafından ulaşılabilir olması veya kılınması konusu eğlence sektörü açısından biraz daha farklı bir konuma sahip olabilir maliyetler bakımından. Siz bu olaya nasıl bakıyorsunuz? Örneğin ortalama bir sanatçı TWOFIFTYK’in sunduğu hizmetlerden yararlanabilir mi? Ya da farklı hizmet kırılımları sunmayı düşünüyor musunuz?

Şirket olarak, bütçe gözetmeksizin kapılarımızı yeni markalara, festivallere ve sanatçılara her zaman açık tutuyoruz. Tıpkı bizim son birkaç yılda gösterdiğimiz büyüme gibi yardıma ihtiyaç duyan endüstri bileşenlerinin de büyümesine yardımcı olmayı ve yaratıcılığa odaklanmayı önemli buluyoruz. Bu noktada bizim için koronavirüs öncesi ve sonrası şeklinde değişen bir durum yok.

Bir süre önce Awakenings ile beraber dijital bir festival deneyimini dans müziği tutkunlarının ekranlarına taşıdınız. Awakenings, techno camiasında kült bir marka. Awakenings’in söz konusu dijital etkinliğiyle bizle paylaşabileceğiniz özel notlar var mı?

Bu deneyimi ekranda canlı ya da YouTube’daki tekrar yayınını izlemek ve saatler ilerledikçe bu dijital deneyimin nasıl ilerlediğini gözlemlemek tecrübe edilebilecek en iyi şey. Fiziksel bir festivalde olduğu gibi sahne, ışık ve yaşanan deneyim gece boyunca zirveye ulaşan bir devinim gösteriyor. Her şeyi evinizde kendi konforunuzda baştan keşfetmenin tadına varın ve gecenin keyfini çıkarmaya bakın!

THE ENGLISH VERSION OF OUR INTERVIEW WITH DENNIS DE KLEIN FROM TWOFIFTYK

What is TWOFIFTYK? As a multi-disciplinary design studio, exactly where did the intersection between electronic music and TWOFIFTYK start?

TWOFIFTYK was found a little over 10 years ago by the three founders Carlo Ruijgers, Kevin Walenciak & Sander Reneman. Where they had a history in working at a variety of events as the role of Video operators and creating visual content for these event, they were always the last piece of the chain and missed the connection with the other disciplines from stage, show, lighting, etc. Therefore deciding to setup a new company that could provide all creative wishes, from start to finish for a festival or event experience.

When looking from outside, designing shows can seem as a secretive thing for many people. What processes do you have in a project from its beginning to its end? What kind of a workflow have you got?

Not really sure secretive is the right term, as it is also unknown to people that this is something that a company works on. We as a company might be known in the Industry, but not amongst the festivals audience. Our workflow focuses on the creative partnership between client and us as a starting point, we focus on creating a brief that is our guideline from start to finish so that every phase is always connected. We always reflect back on this starting point, so whether it is stage design, show design, brand moments, etc. it remains connected and thus fitting with the main brand of the event.

Visual experience provide a connection to masses both tangibly and emotionally through music. What kind of a path do you follow in order to set such a connection with the audience?

Music tells stories, in its vibe or through lyrics, visually this is also supported by a videoclip on tv or youtube, but on site this is different. As a DJ reads the people what kind of music they want to hear, so do we as a live show team. They listen to the music and the crowd to create a supporting vibe in show elements and buildup towards a climax to create dynamics in the show.

You’ve been collaborating with different artists and promoters. The identities of artists / brands reflected in the visual production of their projects directly effect the experience. According to you, to what extent does visual experience help music / brands make a difference?

As said at point 3, a musician creates music for online/radio/tv purposes, but does not receive direct feedback from a crowd as he would get during a live show. A visual experience can extend his live story telling even more and it creates a consistency in that specific storytelling wherever he performs over the world.

However it’s a long-running matter, carrying live music experience into the digital environment has accelerated due to COVID-19. We can say that attention has been pulled towards this area especially after Travis Scott’s success on the game Fortnite. How do you evaluate this transition?

We have actually been working on that transition roughly two years before COVID-19 took over the world. In multiple projects for Awakenings, we had the intention to create virtual spaces within the physical realm to provide new and innovative experiences in a physical space without bringing extra production into the actual room. We create virtual spaces behind the DJ, that extend the room, extends the production and brings more dynamic into the show. That as a starting point, gave us a boost to translate this into actual virtual broadcasting experience that have been used for Awakenings, Electric Love Festival and I_o. It is an interesting transition for the time where everybody remains homebound, but also in the future, as a lot of the bigger events are either sold-out or are not accessible for those who are not able to travel easily or who are limited to their budgets. This will give more experiences for people before, during or after the festival.

Has the change caused by COVID-19 created an extra workload and pressure in your teams? We assume that you go through a period in which many of your partners wish to make this transition as speedy as possible. How have you balanced this?

Yes and no, of course innovation is interesting, it does not mean everybody directly dives into this new opportunity. As it is not done before, it is also a risk you take. In addition, as promotors/organizers have lost money on their cancelled/postponed events, it is not easy to spend money on something new and something that has not proven itself to be either working and/or profitable.

The costs to create such an experience in this time of uncertainty can be high especially for the artists or brands that are deprived of their primary incomes. But on the other hand, the digital environment can open doors into new sponsorships and revenue streams. What opportunities do you see for sponsors, apart from physical strategies?

This new opportunity gives sponsors alternative platforms to expose themselves, not just with the branding opportunities that we know, but also in more creative ways. In the virtual space, possibilities are limitless for show but also for sponsors either as physical additions to the virtual experience or in virtual integration.

Digital experience mean a different communication channel between artists and their fans, through which artists can directly interact with their audience. From artists’ perspective, how do you see these recent developments?

It is challenging, as is for every industry to talk to each other over the internet, whether it is over a Zoom call or through a Twitch livestream. You miss that physical expression, the direct and real response of people, making it less realistic to keep that connection strong. It requires a new way of thinking and new platforms to keep that connection strong, when COVID-19 ends you as an artist are able to get back to the level you were beforehand. It also means that, as time progresses, the competition game changes, it might feel more difficult to fight off competitors or to keep your fans as dedicated as you could have beforehand. On the other hand, this digital area maybe also ensure that those who are already dedicated fans remain as loyal as they were and are able to help you out even more.

“Democratization of the technologies” has been one of the concepts we frequently hear recently via the companies rising from Silicon Valley. Making technology available for everybody might have a different status for the entertainment industry owing to the costs. What are your opinions regarding this? For example, can an average artist make use of the services TWOFIFTYK provide? Or are you planning to put in different service tiers?

We as a company have always kept our doors open to every brand/festival/performer no matter the tier or budget. We find it important to focus on creativity and helping those in need as well to help them grow as we have grown along the last few years. So for us, things do not change in this aspect before/during/after COVID-19.

Together with Awakenings, you brought a digital festival experience for dance music lovers a while ago. Awakenings is one of the cult brands in the techno scene. Do you have special notes which you can share with us in the creation of Awakenings’s online weekender?

We believe it is best experience by actually watching the online weekender (or rerun it through youtube) and see how the virtual festival experience progresses through the hours. As a physical festival, over the night the stage/lighting/experience builds towards an ultimate climax, so as said, just check out the whole thing on your home setup and enjoy the night!

Sonraki Sayfa
Yükleniyor...
Yükleniyor...