Menü
Ana Sayfa En Son Haberler Menü
İncelemeler

Beyaz perdeden melodiler | Spawn: The Soundtrack Album

Beyaz perdede gördüğümüz en sıra dışı uyarlamalardan olan Spawn filminin rock ve elektronik müzik füzyonlu kargaşası, bir anti-kahraman anlatısının arka plan gürültüsü...

  • MUSTAFA TOKGÖZ
  • 27 Ocak 2020

İlkokula daha yeni başladığım zamanlardı. Adhd ve disleksi problemli bir çocuğun tabii ki de ilgi alanları da normal ve sağlıklı akranlarına göre farklı oluyordu. Bu durumun en aleni örneği de geç saatlere kadar bekleyip televizyonda eski filmleri izlemek oluyordu. O yaşta sinefil olan dayım sayesinde Beetlejuice, Terminator, Total Recall gibi eski filmleri hiptonize olmuş bir şekilde izleyip filmlerin her karesini beynime yerleştirirdim. Yine bir gece özel kanallardan biri Spawn diye bir filmin yayımlanacağının reklamını yapıyordu. Büyük bir heyecanla bekleyip sonunda izlemiştim. O gün bugündür ayarlarımın bozuk olmasına büyük katkıda bulunmuştu bu film. Çünkü sayesinde çizgi roman sevdam oluşmuştu ve üstelik elektronik müzikle ilk temas kurduğum bir yapımdı. Tabii zamanla büyüyüp perspektifim gelişince aslında filmin o kadar iyi olmadığını anlamıştım fakat neticede üzerimde olan etkisi çok farklıydı. Geçtiğimiz yıllarda Spawn’un yaratıcı ve çizgi roman üstadı Todd McFarlane, Spawn’un filmini yeniden çekeceğini duyurmuştu. Bu sebeple uzun zamandır karalamak istediğim o sıra dışı soundtrack albümünün analizini de yazmak için bir neden olmuştu bana.

Doksanların elektronik müziği tabii ki de o dönem için bir devrim niteliğindeydi. Sosyolojik değişimlerde, kültür ve sanatta olan etkisi hatta popüler müziğe olan katkıları çok büyüktü. Bugün belki dinlediğinizde çok ilkel ve dağınık bir yapısı olduğunu söylememiz mümkün ancak bugün severek dinlediğimiz elektronik müziğin ve prodüktörlerin temelini ve çıkış noktasını oluşturduğu gerçeğini atlayamayız. O dönem çıkan çeşitli filmlerde popüler elektronik müzik parçaları yer almaya başlamıştı. Human Traffic, Trainspotting, Hackers, Event Horizon, Blade gibi filmlerin soundtrack’leri elektronik müziğin temel yapı taşları olan parçalarla bezeliydi. Ancak bu filmlerin yanında belki de en olağan dışı yapısıyla Spawn filminin soundtrack albümü dikkat çekiyordu. Rock ve metal müziğin en önemli isimleriyle o dönem yeni yeni popülerleşen elektronik müzik üreticilerinin ortak çalışmalarını içeriyor bu soundtrack albümü. Aslında ufak bir devrim niteliğinde zira bu isimleri ortak bir çalışma için buluşturmak epey zor bir iş. Elektronik müziğe olan önyargı, dönemin rock müzik hegemonyası gibi etmenler var. Ancak ortaya çıkan sonuç epey şaşaalı olmuştu.

Albümün açılış ve çıkış parçası dönemin agresif ve asi grubu Filter ile kariyerlerinin henüz başında olan The Crystal Method ikilisinin ortak çalışması (Can't You) Trip Like I Do ile açılıyor. Industrial metal ile breakbeat füzyonu gaz bir parça.

Ardından Marilyn Manson ile Sneaker Pimps’in ortak yaptığı ancak Marilyn Manson’ın kafasına göre tekrar düzenlediği ve Sneaker Pimps üyelerinin beğenmediği Long Hard Road Out of Hell parçası geliyor. Klasik bir Marilyn Manson şarkısı ve Sneaker Pimps dokunuşu olarak sadece grubun vokali Kelli Ali’nin geri vokali var.

Bu parçanın arkasından elektronik müziğin kült topluluğu Orbital’ın Satan adlı parçasının Kirk Hammett ile yeniden yapılandırılmış versiyonu karşımıza çıkıyor. Zaten popüler olan parça Kirk Hammett’ın gitar performansıyla iyice çığırından çıkıyor ve filme muazzam oturuyor. Satan parçasını, büyük çıkış yakalayıp metal müziğin DNA’larını değiştiren Korn ile Fight Club filminin müziklerinden tanıdığımız Dust Brothers iş birliğindeki Kick the P.A. adlı parça izliyor. Nu Metal ve sinematik Trip Hop bir araya nasıl gelebilir sorusuna iki ekibin de “biz yaparız” şeklinde bir cevabıdır.

Albüm, rock müziğin popüler çizgide en deneysel formunu yapan Butthole Surfers ile elektronik müziğin en tanınmış yüzlerinden Moby’nin ortak üretimi olan Tiny Rubberband isimli trip hop - illbient temelli yapısı ve baygın vokallerle bezeli enteresan parçasıyla devam ediyor.

Albümdeki en göze çarpan parçalardan biri de Metallica’nın efsanevi şarkılarından biri olan For Whom the Bell Tolls’a DJ Spooky’nin kendi üslubunda yeniden yapılandırmış ve albümde For Whom The Bell Tolls (The Irony Of It All) adıyla yerini almış. Bu parçanın arkasından dönemin industrial rock/metal oluşumlarından Stabbing Westward ile Amerika’nın dans müziğindeki en muhalif isimlerinden Josh Wink’in kafa kafaya verip yaptığı Torn Apart geliyor.

Wide Open Space adlı kült parçanın yaratıcıları İngiliz topluluk Mansun’un Skin Up Pin Up parçasına acid müziğin en ilkel isimlerinden 808 State’in çektiği remiks albümün en başarılı ve derli toplu parçalarından biri olduğunu söylemek mümkün.

Arkasından gelen ve beni elektronik müzikle ilk kez buluşturup sevdiren, hatta bugün bile ilk günkü heyecanımla dinlediğim The Prodigy ile Rage Against The Machine grubunun gitaristi Tom Morello ortaklığında One Man Army parçası geliyor. Belki de bu parça hem filmi hem de bu rock ve elektronik müzik birlikteliğini temsil eden en iyi parça demekten çekinmiyorum.

Grunge ile big beat/industrial çarpışması olan Spawn parçası Silverchair ile Vitro ortaklığında yapılmış.

Punk müziğin efsanelerinden Black Flag’in eski frontmanı deli insan Henry Rollins ile bir başka deli müzisyen Goldie kafa kafaya verip T-4 Strain parçasını yapmış. Dinlediğim en deneysel ve en öfkeli jungle/drum & bass parçası olabilir. İki ismi de çok severim ama bu yaptıkları parça boyut dışında bir yerde konumlanmış. Üstelik de hiç de eskimeyecek bir yapısı var.

Sırada albümün en zorlama ve olmamış parçası Familiar geliyor. Incubus ile DJ Greyboy iş birliğinde yapılmış.

Bu parçadan sonra gelen ve dinlediğim en delişmen şarkılardan biri olan Slayer ve Atari Teenage Riot yapımı No Remorse (I Wanna Die). İşin en ilginç yanıysa Slayer elemanları metal müzik dışında hiçbir müzik dinlememeleri ve ilgilenmemeleridir. Hatta ünlü prodüktör Rick Rubin Beastie Boys’un No Sleep Till Brooklyn parçasındaki gitar solosu için Kerry King’i zorla ikna etmiş. Parçanın kayıtları sırasında Kerry King, Beastie Boys üyeleriyle hiç konuşmamış. Hatta klip çekiminde gelip tek kelime etmeden kendi sahnesinde gitar çalıp gitmiş. Bu olaydan yola çıkarsak iki farklı uçta yer alan bu iki grubun böyle bir parça için bir araya gelmesi gerçekten inanılmaz. Atari Teenage Riot’ın prodüksiyondaki etkisini de düşünürsek daha da anlamlı bir hale geliyor.

Bundan sonra gelen A Plane Scraped Its Belly on a Sooty Yellow Moon adlı parça Soul Coughing ve Roni Size ortaklığında yapılmış. Soul Coughing, dönemin rock müziğe elektronika ve hip hop elementlerini entegre eden öncül gruplarındandır. Üstad Roni Size ile güzel bir uyum yakalamışlar.

Albümün son ve bonus parçası This Is Not A Dream, rock ve jazz müziği en hüzünlü formlarda yapmış rahmetli Mark Sandman’in ekibi Morphine ile elektronik müziğin eski dönem popüler grubu Apollo 440 iş birliğinde üretilmiş. Trip hop, caz, big beat karışımıyla iki grubun karakteristik özelliklerini taşıyor ve bugün bile hiç eski olduğunu anlamadan rahatlıkla dinlenebilecek kalite bir parça yapmışlar.

Tüm bu analizler ışığında, sinemanın işitsel yanının ve rock/metal türlerinin dönemin popüler elektronik müziğiyle tanıştığı zamanların en çarpıcı çalışması olan bu albüm, bugün bile kült mertebesinde değerlendiriliyor oluşu su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Evet günümüze göre dağınık ve hiperaktif parçalar içeriyor. Ancak bir değişimin öncüsü olduğunu inkar edemeyiz.

Spawn film müziklerini aşağıda dinleyebilir, bu bağlantıdan albümün kaset, CD, plak ve dijital formatlarına sipariş verebilirsiniz.

#Frekans çalma listemizi Spotify'da takip edin.

İçerik yazarı Mustafa Tokgöz'ü takip edin.

Sonraki Sayfa
Yükleniyor...
Yükleniyor...